GERÇEK MÜSLÜMAN İNSANLARIN ELİNDEN VE DİLİNDEN EMİN OLDUĞU İNSANDIR  

Menü
Site Haritası

Sözleri

Edep bir taç imiş nuru hüdadan giy o tacı emin ol her beladan.

Bir ihvan seher vakti kalkmazsa, seher vakti dışında bütün gün seccadeden başını kaldırmasa, yine o vaktin ecrine ulaşamaz. Seher vakti öyle kıymetli bir vakittir ki, bir kıvılcım gelir, letaifleri parlatıverir”.

Kalp tasfiyesi için,

1. Daimi zikrullâh hali,

2. İlim meclislerinde bulunmak,

3. Ölümü çokça anmak,

4. Salihlerle, sadıklarla beraber olmayı tavsiye ederlermiş.

 

Nefis tezkiyesine ulaşmak için de:

-Helale dikkat etmenin,

-Az yemenin,

-Az uyumanın,

-Az konuşmanın,

-Az gezmenin gerekli olduğunu anlatırlarmış.


Nefislerin Tehlikesinden Korunabilmek için şu tavsiyelerde bulunurdu:
1• Açlık ve az yemek yiyerek oruca devam etmek.

2• Az uyuyarak, teheccüde devam etmek.

3• Huşu ibadete, manasını düşünerek Kur’an okumaya devan etmek.

4• Zikri daim içinde bulunmak.

5• Salih ve sadıklarla beraber olmak.

Kalbin saflaşması" hakkında şöyle misal verirlerdi:
"-Bir sanat eseri, düz zeminde belli olur. Karma karışık bir duvara asılan bir tablo yeteri kadar takdir edilmez. İşte kalb de böyledir. Gillu guştan, fuzuli şeylerden arındırmadıkça onda zikrin nuru görülmez."
"Bir bahçe, ayrık otlarından, dikenlerden temizlenmeden, gübrelenip, çapalanmadan bir şey vermeyeceği gibi kalb de fanilerden, masiyet, maddiyat ve dünya muhabbetinden temizlenmedikçe semere alınmaz."
 
Bu yolun rehbersiz geçilemeyeceği ile ilgili de:
"-Önünü görmeyen bir ama, buna rağmen bir asa veya kılavuzun yardımına da müracaat etmiyor ve yalnız gitmek için inat ediyorsa, nihayetinde bir merdivenden yuvarlanması, bir çukura düşmesi mukadderdir." buyururlardı.

İnsanın bir sureti,bir de sîreti vardır.İnsan siretiyle,kalbile insandır,kalıbıyla değil..kalıp olarak ahsen-i takvim olarak halk edilmiştir.Ama bu ahsen-i takvim oluşu,kalbinin ihyasına bağlıdır.Kalbin ihyası da nefsin ölümüne baglıdır.

 

Kalp sertliği,günahlar,haramlar ve isyanlarla oluyor ve  kalbi hastalandırıyor.Bunun tedavisi de yine kalpten başlayacaktır.Çünkü hastalık nerede ise tedavi oraya olacaktır.İçerdeki hastalık dışardaki yaraya merhem sürmekle geçer mi?İçerdeki hastalık,içerden tedavi ister.

Salihlerle sohbet etmek ve onları sevmek kişiyi nardan kurtarır.

 

Bir insan bir kula hizmet ediyor,mukabilinde ücretini,mükafatını alıyor.Şu halde mahlukattan alınırsa Cenab-ı Hakk için çalışan mükafatsız mı kalır?

 

Allah-u Teala'nın abdinden i'razının (yüz cevirmesinin) alameti ,o kulun mâlâya'ni ile iştigâlidir.

 

Hasta bir insanın dünyada hiçbir şeyin lezzetini anlayamadıgı malumdur. Binaenaleyh, nefsin hastalıgı da ahiret için hiçbir şeyden haberdar olmamaktır.

 

Şifa ayetlerine devam edelim.Zira şifa ayetleri,kemikleri ayakta tutan ilik gibidir.

 

Akıllı kimseye yakışan odur ki;iyi insanlarla sohbeti tercih etsin.Gece ve gündüz ahirete hazırlansın.Mal ve makama aldanmasın ve uzun uzun emellerle Allah'tan uzaklaşmasın.Zira dünya fanidir ve dünya üzerindeki herkes de fanidir.Öyle ise her an ve her zaman Allah'tan korkunuz.

 

Evladım,bu dünyaya uyumaya gelmedik. Çalışacağız ve bu vucudu (inşaAllah) toprağa yedirmeyeceğiz.

 

Bütün düşmanlar iyilik edince herhalde dostluğa dönerler,fakat nefis asla dost olmaz,ona ne kadar iyilik edersen et;o yine çok azar.Ve azılı düşman olur;onunla cihad ve mücadele de gittikçe zorlaşır.

Din kardeşliği,temeli toprak olan sıhri kardeşlikten daha kuvvetlidir.


Nasihat dinlemek istemeyen evlatlarına şu beyitleri okurlarmış:
Sen bu gaflet uykusundan ne acep uyanmadın
Serseri gezdin cihanda, ey deli, uslanmadın
Bunca yıldır ömrünün sermayesini ettin talan
Bir kez olsun bu aşkın şarabına parmağını banmadın




Ziyaret Bilgileri
Aktif Ziyaretçi2
Bugün Toplam60
Toplam Ziyaret556708
Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.486832.6170
Euro34.601234.7398
Saat
Hava Durumu